- Mihrac'ın telefonu üzerine bir görüşme yaptık. Bu görüşmede benim sorduğum soru farklıydı: ''Nebil, randevu verenin ismini sana söyledi mi ?'' Sorum buydu... Erkan bu bilgileri yıllar önce değil, bu görüşmedeki sorum üzerine söylemişti. Yıllar önce bu soruyu sormamı gerektirecek bir anlatım olmamıştı.
- Dinamitin İstanbul'a mı, Ankara'ya mı gittiği sadece bir ayrıntı lakin ben bugün ne yazıldığına değil, geçmişte bana ne anlatıldığına bakıyorum. Yani; bugün ne yazıldığının o kadar önemi yok benim için.
- Burada önemli olan nokta; böyle bir taşıma işinden sonra otogarda polis tarafından çevrilip anlatılan türde bir sorgulamanın yapılmış olması. Bugün; bu olayın İstanbul'da 1977 AĞUSTOS ayında yaşandığının söylenmesi daha da anlamlı benim için. Zira İstanbul özelinde kapsamlı bir izlemenin var olduğu ama buradakilerin (Mete'nin uyarısına rağmen) ayakta uyuduğu kanıtlanıyor. Başka yerlere sıvanmak istenen töhmetin; sadece bir çamur olduğu daha da net artık.
- Bu bilgi; İstanbul takibinin çiçeği burnunda katılımcı İbrahim Yalçın'la birlikte başladığının da ispatı. Onun eylem kadrosuna alınmasından öncesine ait dönemin böylesine kapsamlı, fotoğraflanmış bir takibatı var mı ?
Anlatılanla süregelen yaşam arasında fark varsa, ben yaşanılana bakmayı tercih ediyorum.
Durum budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder