Uzunca bir süre BREMEN MIZIKACILARINI takip etmedim. Nedenim çok basit: Bu tür insanlarla tartışmanın bir fayda ya da anlamının olmadığını anladım.. Çünkü, sıkışınca hemen belden aşağı vurmaya, iftiralarla insanlara çamur atmaya başlıyor ve adeta insanları belli merkezlere ihbar ediyorlar.
Arkadaşın biri palavracı güruhun sitesinde yayınlanan MİHRACIN PAPATYALARI başlıklı yazıyı bana göndermiş... Her ne kadar yazı İbrahim Yalçın imzalıysa da, onun Erkan Ulaşan merkezli olduğu bayağı açık. O'nun da belden aşağı vuruşlarla insanları çoluk çocuğu önünde SAPIK durumuna getirmesini yadırgadım ve kendisine yakıştıramadım.
Lakin kerameti kendinden menkul ajan devrimci (?) İbrahim Yalçın efendi, görevli olarak girdiği kısa süreli örgütsel yapıda yine görevli olarak katıldığı tek eylemle hiç tanımadığı, nerelerde neler yaptıklarını bilmediği insanlar hakkında fetvalar vermeye pek bir hevesli.
Ama ben bu konulara hiç girmeyeceğim. Hiç kimseyi böyle çirkin yöntemlerle vurmaya çalışmayacağım. Ancak bir konuyu burada açıklığa kavuşturmam gerekiyor.
Evet, daha önce de yazmıştım: Nebil, örgütlenmenin henüz ilk aşamalarında bir süre ortalıktan yok olmuştu... Bir kaç gün ortada görünmeyince kendisini merak etmeye başlamıştık.
Belli bir gurup içinde bu konu görüşülürken Erkan ve ben Nebil'in evine gitmeye karar vermiştik. Bu konuda Mihrac'ın görev vermesi gibi bir durum yoktu. Aramızda konuşmuş ve Nebil'i ziyarete karar vermiştik.
Nihayet evine gittik. Odasında yatağının üstünde uzanmış halde bulduk. Uzun uzun konuştuk ama Nebil, yazıda anlatıldığı gibi bir gerekçe hiç ifade etmedi.
Kendisiyle çok şey konuştuk ama asla o yazıda anlatılan türde bir gerekçe söylenmedi.
Birilerini vurmak, aşağılamak için: Nebil'in katline neden olan belden aşağı taktikleri hem de O'nun adını alet ederek kullanmak ne kadar acı.
Nebil'e sahip çıkmak; böylesi yöntemleri kullanarak değil, reddetmekle mümkündür. Bunun aksini yapmak; Nebil'in anısına yapılabilecek en büyük saygısızlıktır.
M.Yavuz
Not: Bir kez daha vurgulamak istiyorum. Nebil, konuşma sırasında iddia edilen türde bir açıklama ya da gerekçe söylemedi.
Buna ilaveten bir de hatırlatma yapayım. Dörtayak'da Ömür'ün de kaldığı ev alt-üst iki odadan ibaret küçücük iç avlusu olan bir evdi. Alt kattan üste tahta bir merdivenle çıkılıp basamak sonundaki bir delikten odaya girilirdi Yani, düzgün bir oda olmadığı için kapısı da yoktu.
Demem o ki; kapısı dahi olmayan bir yerde hangi anahtar deliğinden ront yapılmış ? Tabii, evin fiziki durumu Engincik tarafından bilinmeyince, kendince senaryoya uygun bir de anahtar deliği uydurmuş.
Ne diyeyim, adamın fantazileri geniş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder