5 Nisan 2009 Pazar

Selimiye..

Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim -leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişim ben seni...
a.a.


1979'da yaşanan HDÖ, Acilciler ayrışması süreci tamamlanır. Filistin’den dönen Nebil HDÖ saflarında kalır. Ancak Nebil ayrışmalardan çok THKP-C geleneğinden gelen yapılanmaların birliğinden yana olan bir anlayışa sahiptir.

HDÖ saflarında kalan Nebil İstanbul il yönetiminde yer alır. Yapılanmanın devrim anlayışı, çalışma tarzı ve örgütlenme anlayışı gereği 1.Ordu Sıkıyönetim Komutanlığı Merkezi olan Selimiye Kışlası’nın kurşunlaması gündeme gelmiştir. 26 Temmuz 1980 günü bu eylem, içlerinde Nebil Rahuma’nın da bulunduğu 4 kişilik bir grup tarafından gerçekleştirilir.

Bu eylemden 5 gün sonra 31 Temmuz 1980 de Kartal – Maltepe Yenice Pasajında yan yana bulunan 2 kuyumcu dükkânından, yapılanmanın gerek duyduğu maddi gereksinmeleri karşılamak üzere yapılan kamulaştırma eyleminde yer almıştır. Elde edilen altınlar, ihtiyaç duyulan bölgelere ve yine ihtiyaç bulunan malzeme alımlarında kullanılmak üzere, gerekli yerlere ulaştırılmıştır.

21 Nisan günü firar eden Acilciler içinde yer alan arkadaşlarına, yine İstanbul bölgesi yöneticilerinin bilgisi dahilinde devrimci dayanışma bilinciyle bu altınlardan bir kısmını verdirir. Ancak bu olaydan, (Acilciler içinde yer alan arkadaşlarına aktarılan altınlar) dolayı suçlanarak 29 Eylül’de hayatına son verilme nedenlerinden biri olur. Oysa Nebil, evrensel devrimci bilinç ve ruhla hareket eden bir komünist olarak, gene örgütünün bilgisi dahilinde hareket etmiş, bugün de öldürülebileceğini bilse bile aynı şeyi yapmaktan kaçınamayacağı bir biçimde davranmıştır.

Nebil, gene yapılanmanın gerek duyduğu malzemeleri temin etmek üzere ve örgütünün bilgisi dahilinde Adana bölgesindeki kişilere bu altınlardan bir kısmını verir. Ancak malzemeleri alamaz, bu olay da suçlanması için bir başka neden oluşturur. Bu olay, hayatına son verilmesi için ileri sürülen nedenlerden birisini oluşturur.

Nebil gerçek bir komünisttir. O’nun örgütünün varlığını nasıl koruduğuna örnek olarak küçük bir anekdot aktarmak istiyorum.

Bir gün dışarı çıkmamız gerekmişti. Ama Nebil kendisinin çıkamayacağını söylediğinde ve benim nedenini sorduğum: “Pantolonumu yıkadım, kurumadan evden dışarı çıkamam, çünkü başka pantolonum yok!” dedi... Aldığım yanıt beni aslında hiç de şaşırtmamalıydı ama ben bu yanıta şaşırdım ve ısrarlarım üzerine o gün akşamüstü kendisine kapalı çarşıdan iki adet kadife pantolon aldık.

Bu konuda bir başka anekdot daha aktarmak istiyorum. Nebil 77 Ağustos baskınından kurtulmuş, ancak parasız kalmıştır. 1 ay kadar İstanbul’da doğru dürüst kalacak yer bulamaz, bir süre surlarda yatar. Daha önce girdiği bankaya çaresiz bir kez daha girer. Hem de tek başına. Bankadan 217.000 TL. kadar para alır. İskenderun’da buluşup Adana’ya geçerken Nebil’e bir teklifte bulundum. Annesi yaşlı bir kadındı. Hiçbir sosyal güvencesi ve geliri yoktu. Bankadan aldığı paranın 17.000 TL'lık kısmını annesine vermesini önerdim. Bana hayatım boyunca unutamadığım bir biçimde küçümseyerek bakıp şunları söyledi: ”Bunu senden hiç duymamış olayım…”

Bu iki küçük anekdot O’nun yapılanmaya ait varlıkları nasıl bir anlayışla koruduğunun ipuçlarını sanırım yererince açık bir şekilde anlatmaktadır.

O’nu yargılayanlara karşı orada olup, lehinde tanıklık yapmak isterdim.

Anısı önünde, devrimci ahlakı önünde bir kez daha sevgi ve saygı ile eğilirim.

Erkan ULAŞAN

1 yorum:

cabir dedi ki...

HOS GELDIN

Hos geldin!
Kesilmis bir kol gibi
omuz basimizdaydi boslugun...

Hos geldin!
Ayrilik uzun surdu.
Ozledik.
Gozledik...

Hos geldin!
Biz
biraktigin gibiyiz.
Ustalastik biraz daha
tasi kirmakta,
dostu dusmandan ayirmakta...

Hos geldin.
Yerin hazir.

Hos geldin.
Dinleyip diyecek cok.
Fakat uzun soze vaktimiz yok.
YURUYELIM......

(1932 Birincitesrin 5. carsamba gecesi)

Nazim Hikmet