7 Ocak 2009 Çarşamba

Tarsus Ülkü Ocağı...

1975–76 Eğitim- Öğretim yılında Antakya Lisesi müdürlüğüne, Hakkı KARAGÖZ atandı. Hakkı Karagöz, 5 Haziran 1977 yılındaki genel seçimlerde Antakya’dan MHP adayıydı.

1971–72 ve 73–74 eğitim yıllarında ( lise 1 ve 3. sınıftaydım) fizik dersimize girerdi. Irkçı, muhafazakâr yapıdaydı. Ablam lise 3. sınıftayken ben lise 1. sınıfa gidiyordum. Doğal olarak evden birlikte çıkıyor, yürüyerek okula gidiyorduk. Yine böyle bir sabah, ablamla okula giderken bizi durdurdu. Abla kardeş olduğumuzu söylediğimiz halde, abla kardeş dahi olsak bir daha yan yana yürüyerek okula gidemeyeceğimizi söyledi. Biz şaşırmıştık.

Yine, Yahudi kökenli olan Harry’yi lise 1. sınıftayken anlatamayacağım kadar feci bir şekilde dövmüştü. Oysa Harry, 15 yaşında bir çocuktu. Ancak H.KARAGÖZ sınıfta konuşmasını bahane ederek haksız yere şiddete başvurmuştu. Biz o yaşlarda, haksız yere, salt dini farklılığından ötürü başvurulan bu şiddetin nedeni anlamıştık. Müdür olduğunda ise ben okuldan mezun olmuştum.

Okulda sıradan bir öğretmenken öğrenciler üzerinde kurduğu bu baskıyı, okul müdürü olduktan sonra varın siz düşünün.

O yıllarda, bir grup öğrencinin bu okulda barınamayacağını düşünerek, nakillerini çevre illerdeki liselere aldırdıklarını duyuyorduk. İleriki yıllarda tanıştığım, Adnan, Hasan ve Gülperi de Tarsus, Niğde gibi il ve ilçe liselerine kayıtlarını yaptıran öğrencilerdendi.

1977 yılında, güney bölgesi yapacağı eylemler arasında Tarsus Ülkü Ocaklarının bombalanmasını da gündeme almıştı. O zamanlar, yapılanmanın o bölgede kadroları olduğunu bilmiyordum. Ancak programa alındığına göre mutlaka vardır diye düşünmüştüm. Ve daha sonrada eylemin gerçekleştiğini gazete haberlerinde de okudum. Daha sonra, ülke genelinde yapılan tüm eylemlerin bildirileri bölgelerde dağıtıldı.

Olayların üzerinden bir süre geçtikten sonra, Nebil’den Tarsus eyleminin detaylarını da öğrendim. Nebil, liseyi bitirmek amaçlı Tarsus’a giden arkadaşlardan birine malzemelerle birlikte gider. Tarsus’u hiç bilmediği halde Ülkü Ocaklarının yerini öğrenir. Yanındaki poşetlerde bulunan malzemelerle binaya girer. Tuvalete giderek düzeneği hazırlar. Daha sonra da binadan ayrılır. Aynı gün Antakya’ya döner. Daha sonra eylemlerin bildirilerini dağıtmak üzere o arkadaşa bildiriler verilir. Sonraki günlerde, o arkadaş, bildirilerin dağıtıldığı bilgisini verir. Ancak bir başka nedenle Tarsus’a giden Nebil, arkadaşın kaldığı yerde bildirilere hiç dokunulmadığını, kısaca dağıtılmadığını görür. Bunun üzerine o gece Tarsus’da kalarak bildirileri dağıtır.

İşte! Nebil böylesine sorumluluk sahibi, bileği kuvvetli, yürekli bir devrimciydi.

Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
E. U.

Hiç yorum yok: