İtiraf üstüne itiraf, utanç üstüne utanç
Utanılası son itiraf da elma şekeri oldu.
Elma şekeri; insanları iliğine kadar kemirmenin kibarcası..
Elma şekerini bir sülük iştihasıyla yalayıp yutmak, çöpünü atmak…Ve sonrasında alay etmek…
Alay dolu bu sözler; ''vay ahmak, vay aptal, nasıl da kanını emdik senin'' demenin Alamancası…
Bu yöntemi devrimciler bilmez..
Denizlerin Mahirlerin lugatında böyle sinsi burjuva taktikler olmaz çünkü.
Denizlerin Mahirlerin lugatında böyle sinsi burjuva taktikler olmaz çünkü.
Bu iğrenç yöntemi bilse bilse itirafçı gibi kaşarlaşmış sülükler bilir.
Başkalarını yazdıkları dönemde çocuk oldukları için alaya alan aşağılık itirafçıların, muhbirlerin, iftiracıların bu etiketlerinden başka kattıkları hangi değer var geleceğe aktarılacak ?
Bir yolun yolcusu olmak; ortaya konan özveriler nedeniyle saygı duyulacak bir erdemdir.
Ama bu erdemden uzak olanların akıllarında elma şekerinden başka bir kaygı yoktur.
Bu tipler; kendi benlikleri dışında herkesi kolayca harcarlar..
Çoluk çocukları, hatta eşleri dahil..
Utanılası bu bencilliği; bir marifetmiş gibi savunacak aptal tebaları da olur.
İşin asıl hazin yanı da budur.
Elindeki elma şekerinin kemirilmekte olduğunu; sonuna gelindiğinde çöpe atılacağını aklına getirmez hiç.
Elde edilen bilgiler acı bir gerçeği gözler önüne sermiştir..
Nedir bu gerçek ?
Nebil’in de bir elma şekeri olduğu..
Altınlarını yiyip, cesedini bıraktılar…
Görüyoruz ki; iştahları hâlâ kabarık..
Etraflarında gafil gezen elma şekeri çok nasılsa..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder