28 Nisan 2011 Perşembe

Kurufasulyeci Engin


Osman Nuri Gündeş; görev yaptığı dönemde tanık olduğu olayları yazdı. Bazı maddi hataları olsa da geçmişe farklı bir pencereden bakmamızı sağladı.

Bu kitabı okurken kafamda çok farklı şimşekler çaktı. Anlatılanlara ilaveten tanıklık ettiğim bir çok olayı bu anılarla birlikte ele aldığımda palavra tefrikalarını devam ettirenlerin dayandıkları temellerin ne kadar çürük olduğunu da görüyorum.

Dikkatli ve ehl-i vicdan sahibi okuyucunun gözünden kaçmamıştır ama yine de bazı hatırlatmalar yapmam gerekiyor.


Osman Nuri Gündeş, Akbank soygunu öncesinde örgüt içinden anlık haberler aldıklarını söylüyor…

Tabiri caizse ACİL ile içiçe yaşamışlar..

İbrahim Yalçın, AKBANK soygunu öncesi bir seminerde tanıştığı Engin tarafından kadroya alınmamış mıydı?

Keza, soygun öncesi Cihangir’deki evde yapılan toplantıda da Nebil’i ilk kez görmemiş miydi ?



MİT, AKBANK soygununun yapılacağı günü bile bir gün önceden haber almış..

Bunu; eylem kadrosu dışında başka bilen var mıydı ?

Eğer kendileri sağda solda anlatmadıysa, başkasının bilmesi mümkün değil.. Bu durumda MİT'in örgüt içindeki elemanının eylem kadrosundan biri olduğu ortaya çıkmıyor mu ?

Osman Nuri Gündeş'in, o tarihte henüz haklarında hiçbir kayıt olmayan Nebil ve Mihrac’dan ‘’ korkusuz militanlar ‘’ diye söz ederken İbrahim Yalçın'dan hiç söz etmemesi şaşırtıcı değil mi ?

İbrahim Yalçın’ın Akbank soygunu öncesinde tanıdığı ve anısında anlattığı o zamanki Nebil’in bu anlatımdaki sıfata uyan bir görüntüsü var mıydı ?

Yoktu..

Gelelim Engin’in yakalanma hikayesine…

Kendisi, olay akşamı yakalandığını yazmıştı...

Halbuki hiç de öyle olmamış..

Ne yazıyor Osman Nuri Gündeş ?

Soygundan sonra parayı eve bırakıp Şişli’de kurufasulye yemeye gitmiş.

MİT de peşinde...

Veee; kim olduklarını şimdilik bilmediğimiz bir kız ve erkekle; kurufasulye yerken ŞİŞLİ'de yakalanmış…


Bu durumda, yakalanmanın öğle saatlerinde olduğu ortaya çıkıyor...

Halbu ki Engin, lokantada yemek yerken yakalandığını hiç söylemedi...

Bakıyorum bu konuya şimdi de hiç değinmeyip topu taca atmaya çalışıyor..

Neden…?

Başını başka yöne çevirmeye korkuyor da ondan mı ?